T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Buharkent’in üzerinde kurulduğu topraklar sırasıyla M.Ö.2000’den M.Ö.1200’lere kadar Hitit devleti, daha sonra M.Ö. VII ‘e kadar Friglerin egemenliği, M.Ö.687-546 arası Lidyalıların ve onların egemenliğindeki İyonlar M.Ö. 334’ kadar Pers egemenliği,M.Ö. 133’e kadar İskender, Selevkoslar ve Bergama Krallığı egemenlikleri, M.S. 395’e kadar Roma İmparatorluğu egemenliği altında kalmıştır. M.S 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Menderes Vadisi Bizans İmparatorluğu egemenlik alanında kalmıştır. Bizans İmparatorluğu özellikle VII. yüzyıldan itibaren Müslümanların akınlarıyla karşılaştı. Bunun sonucu XI. yüzyıl sonlarına doğru Bizans şehirleri dışında kalan kırsal bölgelerde güvenlik bozuldu, Anadolu harap oldu. Mezarı bugün Tekke Köyü'nde olan Sultan Sarıbaba adıyla bilinen Horasan gazisinin Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluş yıllarında Bizans ile savaştığı bilinmektedir. Ancak 1. haçlı seferi ile 1097 yılından itibaren Buharkent yöresi de dâhil olmak üzere Denizli’ye kadar bütün kıyı bölgeleri tekrar Bizans İmparatorluğunun eline geçmiştir. Buharkent’in doğusunda 20 km. Mesafede bulunan Tripolis antik kentinden bir önemli yol geçmektedir. Alaşehir, Sardes, Smiryna (İzmir) yoludur ki, ticari ve askeri yönden büyük önemi vardır. Buharkent’in 15 km.batısında bulunan Antiokhea kentinden geçen diğer bir yol Afrodisias antik kentini Nysa (Sultanhisar), Tralles (Aydın), Magnesia, Efes ve Milet antik kentlerine bağlamaktadır. Yine Alaşehir’den bir yol Kestel boğazını aşarak Mastaura’ya (Mastavra) ve Nysa ‘ya uzanmaktadır. Bu kadar yol ağlarının yakınında yer almasına karşılık hiçbir yolun Buharkent tarafına uğramaması yerleşme için diğer bir olumsuz etken olmuştur. Buharkent’in bulunduğu alan Menderes Vadisinin en dar kısmıdır. Ayrıca Feslek Çayı'ndan Kızıldere’ye kadar en az beş yerde sel tehlikesinin varlığı ve Menderes Nehrinin çevresinin bataklık durumda bulunması, Buharkent ve yakın çevresinde tarih öncesine hatta Türklerin yerleşmeye başladığı 1211 yılına kadar bir yerleşim yerine rastlayamıyoruz. * * * 1211 yılında gelindiğinde Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyasettin Keyhüsrev sıkışık durumda olan İznik İmparatoru Teodor Laskaris’e karşı Buharkent’in batısında Başaran kasabası yakınlarındaki Antiokhea önlerinde yaptığı savaşı kazandı, ancak kendisi şehit düştü. yapılan antlaşma ile Antiokhea kenti doğusu Türklere bırakıldı. İşte Menderes vadisi’ne Türklerin yerleşmesi böylece başlar. * * *1243 Kösedağ Savaşında Moğollar karşısında utanç verici mağlubiyet alan Anadolu Selçuklu Devleti İlhanlı Devleti idaresine girince Moğolların önünden kaçan Türk boyları hızla Menderes Vadisine akmaya başladılar. Buharkent çevresindeki,Kabaağaç,Tekke,Çatak,Tolaz vb. köylerTürkmenler bu göçlerle gelmiş olmalılar. * * * 1325 yılında Aydınoğlu Mehmet Bey'in oğlu Umur Bey, beyliği için çok önemli bir ticaret şehri olan Denizli’yi Büyük Menderes Vadisi üzerinden İzmir’e bağlamak için Buharkent ilçe sınırları içinde Menderes Nehri üzerinde 1950’li yıllara kadar kullanılan bir köprü yaptırdı. Böylelikle Menderes vadisinde olduğu gibi Buharkent çevresinde de nüfus yoğunluğu artmaya başladı. Buharkent’in ilk kurulduğu yer olan Ortakçı ; İkinci defa Müneccimbaşı’ya(1631-1672) ait Cami-üd-düvel adlı kitapta Aydınoğlu Beyliği yerleşim yerleri arasında görülüyor.. * * * 1390 yılında ilk defa Yıldırım Bayazıt tarafından ortadan kaldırılan Aydınoğlu Beyliği, Ankara Savaşından sonra yeniden kurulduysa da 2. Murat tarafından 1426 yılında kesin olarak ortadan kaldırılınca Buharkent ve çevresi artık bir Osmanlı toprağı oldu. 1520-1530 yılları arasında Ortakçı,Denizli(Lazıkkiye)'den ayrılarak Kestel (Nazilli 'nin nahiye merkezikasabasına bağlı olmuştur. * * * Buharkent'in tarihi Ortakçı ve Istaklı(İshaklı) ile başlar.Buharkent halkının kuruluşunda ilk ve tek unsur olarak Ortakçı halkı bulunmaktadır.Ortakçı tarihi ise Buharkent tarihinin temelini teşkil etmektedir. * * * Ortakçı’nın ilk yerleşim yeri olan İshaklı’ya yerleşim yaklaşık olarak 1250-1270 yılları arasında olmalı. 1243 ve 1277 yıllarında Moğolların Anadolu’yu iki ayrı defa istila etmeleri üzerine Yörük boyları da daha güvenli bölgelere, İç Batı Anadolu ‘ya ve Ege’ye göç etmeye başladılar. Özellikle Ankara yöresinde oturan Karakeçililerin bir bölümü de güvenlik gerekçesiyle batıya göç etmişlerdir. Ortakçı’nın ilk yerleşim birimi olan İshaklı(Istaklı) adı nereden gelmektedir?Tarihi kaynakları incelediğimizde, tarihi olaylar ve gerçekler üzerinden hareket ederek şu sonuçlara ulaşmamız mümkündür: * * *“1576 yazımında Ankara Yörük1eri ayn bir kazai statüye sahip dörtkısma aynlmıştır: .1-Tevaif-i Ulu Yörük262-Tevaif-i Yörükan-ı Kasaba tabi-i Kara Keçili273-Tevaif-i Ulu Haymana284-Haymanaha-i Aydın Beğlü (ve çukurcak)29Burada dikkatimizi çeken dördüncü sırada yer alan Aydın Beğlü Yörüklerinin içinde İshaklu Yörük boyunun yer alması. * * * Adı geçen Yörük boyu Moğol istilası sonucunda batıya göç eden Yörük boyları arasında yer alıp İç Batı Anadolu,ege,Marmara ve Akdeniz ‘de “İSHAKLI adları pek çok yerleşim yerleri vücuda getirmişlerdir.Dikkati çeken nokta, İshaklu,Delü1er, Çakıl'lı gibi çok sayıda cemaatin Çukurcak'a bağlı Eslemezmezraasında yerleşmeleridir.Karakeçili ismini alan bircemaat ve perakende-i Karakeçili adıyla Balgat köyünde sakin diğer bircemaat dışında 18 yörük cemaati doğrudan Karakeçili cemaatleriiçerisinde kaydedilmiştir. Bu cemaatler şunladır: Oğulbeyli, Tatarlu,Döğerlü, Hacılar, Kara Ahmedlü (İshak Hacılı), Balıyurd, Temirli, GÖkİshaklı, Araçlu, Hacı Beğlü, Delü1er, Sandallu, Kumdallu, Köseler,Saruhanlı, Avcılar, Kara Taşlu. Ankara Yörük1eri içerisinde yer alanKarakeçililerin yayıldıklan saha daha çok bugünkü Ankara'nın güneybatısınıifade etmektedir.(4 Cengiz Orhonlu, Aşiretlerin İskanı .., s. 118; KSu, a.g.e., s. i52-153; * * * KSu'nun verdiğitabloda Karakeçili Aşireti şu iskan mahallerinde bulunmaktadır: Naldöken, Kuşca,Çukurtarla, Erdel, Kurtluea, Develer, Küpeli, Giresun Kazası, Çevikçe, Mastavra,Fındıklı, Cinge, Kepsut-Boyaeık iskanı. Cengiz Orhanlı’ya göre batı ‘ya iskan edilen Karakeçililerin bir bölümü Nazilli’ye ve Nazilli’nin bağlı olduğu idari nahiye merkezi Mastavra’(Kestel)e ve onun idari alanı içine gerçekleşmiştir.Tablo III'e göre, Kütahya, Eskişehir, Uşak, Karahisar (Afyon),Bilecik (Ertuğrul Sancağı) ile İnegöl, Bursa, Gemlik, Nazilli veSalihli' de 103 köyde Karakeçili obaları meskundur. Prof .Dr.Üçler Bulduk'un eserinde belirttiği Ankara yöresi Karakeçili yörükleri listesinde yer alan İshaklı boyu Ortakçı'nın ilk yerleşenleridir. Bulduk’un işaret ettiği Karakeçililere bağlı İshaklı,parakende-i İshaklı,İshakhacılu,Gök İshaklu Yörüklerinin 1576 yılı tahrir defterlerinde kayıtlı olanları Moğol ,stilası sonrasında Ankara ’çevresinde kalanlar veya tekrar geri dönenler olmalı. Yukarıdaki belgede görüldüğü gibi pek çok Karakeçili boyu gibi batıya gönderilmiş veya göç etmişlerdir.Nazilli ve Mastavra(Kestel)e iskan ve göçleri iddiamızı doğrulamaktadır. İç Ege , Batı Anadolu’da yerleşenler Ortakçı’nın kurucuları geri dönmeyenlerdir.Aynı İshaklı boyu pek çok Karakeçili Yörükleri gibi batı ve iç batı Anadolu’ya yerleştikten sonra geri dönmemişlerdir. * * * Tarihi belgeler Ortakçı Köyü'nün 1500–1515 yılları arasında dört haneden oluşan Kayı boyu yörükleri tarafından kurulduğunu ispatlamaktadır. Ancak, aynı tarihlerde bugün halk arasında Istaklı olarak adlandırılan bölgede İshaklu der Ümranlu, adında bir Köyün de aynı tarihlerde varlığını sürdürdüğü gerçeği karşımıza çıkmaktadır. * * * Öte yandan Osmanlı Devletini kuran Kayı Boyu yörüklerinin, Bursa-Söğüt-Domaniç yöresinden daha fazla olarak, Ege'de Aydın bölgesinde bulunduğunu ve yaşadığını öğreniyoruz. O zaman için, genel adıyla Aydın Yörükleri olarak tanınan Türkleri, merkezi Aydın Sancağı olmak üzere, Nazilli-Denizli-Söke-Karacasu-Muğla Bozdoğan taraflarında yaşadıklarını anlıyoruz. Hatta 16. yüzyılda Anadolu'daki en büyük Kayı halkının, Denizli'nin kuzeyi ile batısında bulunduklarını görüyoruz. Kanuni zamanında, buralarda yaşayan Kayı Türklerinin devlete 42.000 akçe vergi ödediği, verginin ödenmesinde ve alınmasında kadıların bu yörüklere karışmaması için bir buyruk verildiğini de keza tarih kaynaklarından öğreniyoruz.(1) * * * Özellikle 1980 yıllarda, Ortakçı Köyü ile ilgili olarak araştırmalarda herhangi bir tarihi kaynağa dayanmadan “Ortakçı ise Avşar-Bozdoğan-Karahacılı Yörük –soy çizgisinden gelmektedir” bilgisi mevcut ise de, bu bilgi herhangi bir tarihi belge ve bilgiye dayanmamaktadır. Bu yanlışlık, 1701–1708 tarihlerinde Batı Anadolu’ya iskân edilen Avşarlara bağlı Beğdilli ve Cevanşir boylarının Urla’ya bağlı “Ortakça” köyüne iskânları ile ilgili kayıtların transkripsiyonu yapılırken adı geçen köy adının “Ortakçı” olarak yanlış çevirisinden veya başka bir yanlış anlamadan kaynaklanmaktadır. Avşar Türkmenleri boylarının iskânı ile ilgili köy adlarının karıştırılmasından kaynaklanmaktadır.(2) * * * Tarihi belgeler Ortakçı halkının Kayı, Karakeçili,İshaklı çizgisinden geldiğini göstermektedir:1520 tarihli (Denizli) tahrir defteri kayıtlarında Karye-i Ortakçı adı ile kayıtlı olup 4 neferân(yetişkin evli erkek) ve 4 haneden olduğu, ayrıca kayıtta Ortakçı köy halkının Cemaat-ı yörükân-ı Kayı listesinde yer aldığı gözükmektedir. (3) Aynı 1530 yılı tahrir defterinde Sultan Selim Han Vakfı sınırları dâhilinde gösterilen Ortakçı’nın yanı sıra Ortakçı’nın ilk kuruluş alanında da (şimdiki Istaklı’da) resmi kayıtlara “Karye-i İshaklu der Karye-i Ümranlu “ olarak kaydına rastlanmaktadır.(3) Adı geçen kayıtta Ortakçı’nın ilk yerleşim alanı olan İshaklu(günümüzde -Ortakçı ve Buharkent halkının dilinde “Istaklı” olarak telaffuz edilen- ilk yerleşim yerinde 94 hane,2 mücerred(yalnız yaşayan)1 imam kaydı görülmektedir. “1530 yılında Aydın Sancağı tahrir defterlerinde Kestel(Nazilli)( Vakf-ı imaret_i Padişah Cennet Mekan Merhum Mağfurun Sultan selim Han Aleyhü’r-rahim Ve’l Gufran )başlığı altında Kaza-ı Kestel evkafı(vakıfları )bağlı bir köy olarak kayda geçmiştir. Başbakanlık Osmanlı arşivindeki bu evraka göre Ortakçı Köyü,(Karye-i Feslek,nam-ı diğer Ortakçı) olarak tanımlanmıştır.” Buradan çıkarabileceğimiz sonuç şudur:1500-1520 yılları arasında şimdiki Ortakçı alanına dört Kayı ailesi yerleşip Denizli (Lazıkkiye) ye bağlanarak resmi belgelere girmişken ilk yerleşim yeri olan İshaklu Köyü varlığını sürdürmekte idi. 1520 yılında Ortakçı'da Aile reisi, hane sayısına bakıldığında ise 20-30 nüfusa sahip olmalı1530 yılında İshaklu'da ve Ortakçı da Feslek ile beraber yaklaşık 1000 nüfus varlığından söz edilebilir. .Bu bilgi de bize Ortakçı’ya (şimdiki köy yerleşim alanına )bu yıllarda yerleşimin başladığına işaret eder..Aynı tahrir kaydına göre Ortakçı’da bekar erkek,yeni evlenmiş,vergiden muaf erkeklerden bahsedilmemektedir.Din görevlisi de bulunmamaktadır.Tahrir defteri kaydına göre Ortakçı köyü, önce dört Kayı yörüğü tarafından 1400 lü yılların son yıllarında veya 1500 lerin hemen başında kurulmuş olmalı, 1530 yılı tahrir defterinde aldığı göçlerle Ortakçı,52 hane,13 mücerred(yalnız yaşayan),1 imam,2 zaviyedâr(tekke mensubu) olmak üzere 275–350 kadar bir nüfusa sahip olsa gerektir. 1520-1530 yılları arasında hızla göç aldığı kesin olan Ortakçı’nın 1530 dan hemen önce , Denizli( Lâzıkıyye’)den idari bakımdan ayrılıp Kestel’e(Mastavra) ya bağlandığı ortaya çıkıyor. (3) 1530 yılında Ortakçı göç alarak Feslek ile beraber bir idari birim haline getirilirken aynı anda İshaklu (Istaklı) Köyü de varlığını devam ettirmekte olan. İshaklu’nun nüfusu ise 370–600 arasında olmalı. Daha sonraki yıllarda İshaklu’nun kayıtlardan düşüldüğünü görmekteyiz. Bunun da nedeni 23 Şubat 1652 yılında bugünkü Kuyucak-Nazilli ilçe sınırı üzerinde merkezi Kayran ve Yaylalı köyleri arasında bulunan 9 şiddetindeki depremde İshaklu’nun yıkılmış olmasıdır. Deprem sonrasında İshaklu halkı Ortakçı’ya yerleşmiş olmalı.Adı geçen resmi Osmanlı Kayıtları Ortakçı Köyü nün kökünün Karahacılı değil Kayı olduğunu ispatlamaktadır. (1) İleriki dönemlerde Karahacılı göçü hakkında herhangi bir yazılı belgeye tarafımızdan rastlanmamıştır O yıllarda bölgenin Sultan Selim Han vakfiyesi alanında bulunduğu anlaşılmaktadır.(3) Aynı yıl Kestel Kazası’nın 2626 hane,626 yalnız yaşayan Müslüman,745 muaf, toplam 3997 haneden oluştuğu ve bölgede hiçbir Hıristiyan nüfus bulunmadığı görülmekte. Bölgenin başlıca köyleri olarak, Kuyucak(Kuyucak Köyü, Keskinlü tabi-i Kuyucak, Damlacık der zemin-i Kuyacak)Serimlü,Söğüt tabi-i Serimlü,Tavşan, ve İshaklu vakıf arazisi listesinde yer almakta.Vakıf arazileri dışında bugün varlığını sürdüren padişah hası,tımar,sipahiyan zeamet olarak da Girenüz(Pamukören),Demirci,Semaili,Arslanlı,Bereketli,Ören,Yöre,Dereköy,Çobanisa,Bilara(Kurtuluş)Hamzalı,Kozdere,Dallıca,Bayındır,Sevindik,Kızıldere(Nazilli)Kurulmuş bulunan köyler bulunmaktaydı. Köyün adının ise meslek kökenli olarak(o dönemin özelliklerinden)verildiği kesindir.(3) * * *1850’de vilayet merkeziİizmir’e alınmış, Aydın yine vilayet olmuş ve Buharkent'in , Nazilli'ye bağlılığı devam etmiştir. 15 Eylül 1901 de Ortakçı'da meydana gelen büyük bir depremden sonra sadrazam, İzmir Valisi Kamil Paşa’nın direktifleriyle planlı olarak Burhaniye (Buharkent) Kasabası kurdurulmuştur.Devrin padişahı 2. Abdülhamit’in direktifleriyle,İskarpi adında bir İtalyan harita mühendisi etütleri sonucu şimdiki alanı yerleşim yeri olarak seçmiştir. Burhaniye'nin adı o sırada padişah olan 2. Abdülhamit’in 18. oğlu olan Burhanettin’e ithafen Burhaniye olmuştur. 1908 yılında 2.meşrutiyetin ilanından sonra Burhaniye Belediyesi kuruldu. 1915 yılında Buharkent de pek çok gencini Çanakkale'de vatan savunmasında şehit vermiştir.Resmi listelerde yer alan şehitler şunlardır:
Ayrıntılı olarak haklarında daha resmi bilgilere ulaşılmamış pek çok Çanakkale şehidinin bulunmması gerekir.
1. Dünya Savaşı sonucunda imzalanan Mondros Mütarekesiyle Batı Anadolu'nun Yunanlılara verilmesi sonucu 22 Ağustos 1919’da Burhaniye işgal edildi. Yaklaşık 3 yıl süren acılarla dolu işgalin ardından 03 eylül 1922 saat 08.00 de Çolak İbrahim Bey komutasındaki akıncı müfrezesi, efeler ve yerli halkla birlikte düşmana hücum ederek Burhaniye'yi bir daha eski kötü günlerine dönmemek üzere düşman işgalinden kurtardı. Her yıl 3 Eylül günü ilçede görkemli kurtuluş günü törenleri düzenlenmektedir. * * * İSTİKLAL SAVAŞI DÖNEMİ : * 27 Mayıs 1919 Yunanlıların Aydın'ı işgali. * 4 Haziran 1919 Yunanlıların Nazilli'yi işgal etmesi * 9 Haziran 1919 Hacı Şükrü Bey tarafından Aydın cephesinde "Kuvay-i Milliye" teşkil edilmesi. * 16 Haziran 1919 Yörük Efe Müfrezesi'nin Malkoç köprüsüne baskını ve Yunan müfrezesinin imha edilişi. * 20 Haziran 1919 Milli kuvvetlerin Nazilli'yi geri almaları. * 30 Haziran 1919 Milli kuvvetlerin Aydın'ı geri alışı. * 4 Temmuz 1919 Yunan kuvvetlerinin ikinci kez Aydın’ı işgal etmesi. * 11 Temmuz 1919 Demirci Mehmet Efe'nin Kuvay-ı Milliye saflarına katılması * .6 Ağustos 1919 "Nazilli'de bir Milli Kongre" toplanması * 22 Ağustos 1919’da Burhaniye işgal edildi. * 4 Eylül 1919 Demirci Mehmet Efe'nin Aydın ve havalisinin Kuvay-ı Milliye kumandanı oluşu. * 18/19 Ağustos 1922 Hulusi Alpan komutasındaki asker ve efelerin Burhaniye baskını. * 03 eylül 1922 saat 08.00 düşman işgalinden kurtarıldı***İŞGAL YILLARIÜç yönden Anadolu’nun içerilerine doğru girmeye başlamıştı. Birinci Yön; Gediz vadisi idi. Menemen’den başlayarak Manisa, Turgutlu, Salihli ve Alaşehir’i hedef alıyordu. İkinci Yön; Menderes vadisinde Torbalı, Bayındır, Ödemiş yolu olacaktı. Üçüncü Yön;Torbalı’dan daha güneye sarkan birliklerin takip edecekleri yöndü. Burası da Adın ve civarını hedef almaktaydı11. Yunan işgal birliklerinin askeri stratejisi bu yöndeydi. Şaşırtıcı bir hızla bu stratejik mevzileri ele geçirmeye başladılar (12) * AYDIN'IN İŞGALİ * İLK ULUSAL BİRLİK 30 MAYIS 1919 *
* *BUHARKENT(ORTAKÇI )BASKINIBUHARKENT’İN YUNAN İŞGALİNDEN KURTULUŞU * * * Anlatan: Merhum Emekli Albay Hulusi ALPAN(3 Eylül 1983)Türk tarihi için Ağustos ayı birbirinden büyük kahramanlık menkıbeleri ile doludur.26 Ağustos’a kadar geçen dört günün her dakikası, ayrı bir kahramanlık hikayesidir.Ancak ağustos Ayı denince 18-19 Ağustos gecesi şafak sökmeden bir saat önce yapılan Ortakçı(Burhaniye) baskınını unutmamak lazımdır * .Bu baskın Büyük Taarruz’un zafere ilk müjdecisi idi. İstiklal Harbi boyunca zaferden zafere koşmuş olan Kuvve-i Seyyare sonradan 3. Süvari Fırkası adını alarak Sakarya muharebesini müteakip Denizli’ye getirilmiştir. Menderes nehri boyunca mevzilere yerleştirilmiştir.Fırka düşman mevzileri için akıncı müfrezeleri gönderme görevini de üstlenmiştir. *
BUHARKENT'İN KURTULUŞUNU SAĞLAYAN GÜÇLERİN KOMUTANI ÇOLAK İBRAHİM BEY... * * * Çolak İbrahim Bey’in kumanda ettiği birlikler içinde vaktiyle Makedonya Sandanski ile birlikte çetecilik yapmış Bulgar Sadık,Aziz Kaptan,Mernuş Kaptan,Osman Kaptan gibi çetecilikle ün yapmış kıymetli milis kuvvetleri vardı. *
Buharkent'in Düşman İşgalinden Kurtuluşunda rol alan BULGAR SADIK... * * * Ben birliğin istihbarat zabitiydim.Fırka İnegöl’de iken casusluk maksadı ile Bursa’ya gönderilmiş Sakarya Zaferi’nden sonra Denizli’ye kıtama iltihak etmiştim. Fırkaca vazifelendirildiğimiz küçük akıncı müfrezeleri düşman içine dalıyor ,fakat ufak kuvvetler halinde çalıştıkları için netice alamıyorlardı.Bunları birleştirmeyi düşündük.ve fırkada bir içtimaa çağırdık.Dokuzun Mehmet Efe,Kardeşi Hasan Hüseyin Efe,Danişmentli İsmail Efe,Ödemişli Durmuş Efe,Buldanlı Çopur Süleyman Efe,Kara Erkek Efe,Aydınlı Hakkı geldiler.Yörük Ali yoktu.Hepsi bir kuvvet halinde birleşmeyi kabul ettiler.Ancak bunların başına kim getirilecekti?Birbirlerinin kumandasına girmeyi kabul etmiyorlardı. Fırka kumandanımız Çolak İbrahim Bey meselenin hal çaresini buldu:Beni çağırdı ve efelere hitaben şöyle dedi: “Sizin başınıza Mülazım Hulusi’yi kumandan olarak vereceğim. Talimatı benden alacak ve hepiniz onun emirlerine itaat edeceksiniz. Yarın karşıya geçeceksiniz.” Ben henüz 21 yaşındaydım. Ve bu eski kurtlara kumanda edecektim.Ne yalan söyleyeyim,adam akıllı bocaladım.
BUHARKENTi KURTARANLARDAN DANİŞMENTLİ İSMAİL EFE VE KIZANLARI O gün bütün hazırlıkları tamamladım.Yetmiş kişilik mevcudumuz fırkadan ilave ile 120 yi buldu.Bomba ve cephanemiz ikmal edilmiş yanımıza hayli altın para verilmişti. Gece yarısı düşman içinden geçerek sabaha doğru Aşağı Avra (Aşağı Yakacık) köyüne geldik. Burada mevcudumuza katılan neferlerle 150 ye yükseldik. Aylarca baskınlar verdik, köprüler uçurduk ve aldığımız esirleri Denizli’ye gönderdik. Çolak İbrahim Bey ,16 Ağustos günü Ortakçı’ya baskın vermemiz için bir emir göndermiş.Biz baskına kalkınca ateş yakıp işaret vereceğiz.O da taarruza kalkacak.Bu emir benim elime geçmedi.Kumanda işareti alamayınca taaruzdan vazgeçip ikinci bir emir gönderdi:“16 Ağustos Ortakçı’ya baskın yapmanızı emretmiştim, Eğer korktuğunuz için baskına kalkmadıysanız ,buraya bir daha gelmeyin,cezanız ölümdür.Eğer emri almamışsanız-tahmininim budur-18 -19 Ağustos gecesi Ortakçı’(Burhaniye’yi )basacak buradaki düşman alayını tesbit edecek ve topçunun ateşine mani olacaksınız.Hareketinizi gece saat üçte dağda yakacağınız ateşle bana bildirin”.Emri arkadaşlarıma gösterdim.İnşallah köylerden tedarik ettiğimiz katırlarla saat 2 de Burhaniye üstündeki dağa gelmiştik.Saat tam üçte işaret verdik,cevabı aldık.İşler yolundaydı.Müfrezeyi beş kısıma böldüm.Beraberimdekiler topçu mevzilerini tutacak,diğerleri de evlerde yatan subay ve erleri evlerden çıkarmayacaklardı.Sabaha bir saat kala yürüyüşe geçerek çeşitli istikametlere dağıldık.Yaklaştığım yerde iki top mevzilenmişti.Silahlı bir nöbetçi dolaşıyordu.Diğer er uyuyor olmalıydı.Müthiş bir infilaktan sonra her iki taraftan ateş başlamıştı.Baskından haberdar olan fırkamız da topçu ateşine başlamıştı.Mermiler çok yakınımıza düşüyordu.Artık Burhaniye ana-baba günü gibiydi.Düşman alayı neye uğradığını şaşırmıştı.Halk korkuya düşmüştü.Bizden de yaralı ve ölü vardı.Ama düşmanın zayiatı büyüktü.Yataktan kalkıp kaçmak isteyen Yunan subaylarını biçiyorduk.Cepheden çözülüp kaçan Yunan kuvvetleri de üzerimize gelmeye doğru gelmeye başlayınca yanmda Danişmentli İsmail Efe ,Dokuzun Mehmet Efe,birkaç kızan ve Ankaralı Mustafa Çavuş olduğu halde Ilıcalar mevkiine çekilirken burada Ankaralı Mustafa Çavuş’u şehit verdik.Müfrezem tamamen dağılmıştı.Akıbetlerinden haberdar değildim.Bitap bir vaziyette dinlenirken olduğumuz yere siperler içinden 150 kişiye yakın düşman kuvvetinin ilerlediğini gördüm.Vaziyet feci di.yanımdaki kuvvet sadece beş kişi.ne yapacağımı düşünürken birden aklıma geldi: “Durun ,teslim olun1” diye bağırdım. Düşman birden şaşırmış silahlarını atarak ellerini yukarı kaldırmıştı.Gel gelelim bunları teslim alacak kuvvetimiz olmadığı için biz de şaşırmıştık.Beş kişi ile 150 kişiyi nasıl esir alabilirdik?Talih yine imdadımıza yetişti.Uzaktan görülen 27.süvari alayının bir bölüğünü çağırdık.Onların yardımıyla esirleri fırkaya götürdük. Komutan Çolak İbrahim Bey beni görünce heyecanlanmış,boynuma sarılmıştı.Ben de hüngür hüngür ağlıyordum.Bu manzara yanımızdaki esir Yunan subaylarını bile ağlatmıştı.Dağılan müfreze akşama kadar toparlanmıştı..20 arkadaşım toprak uğruna canlarını vermişti. Daimi senatör Fahri Özdilek vardı.O gün Ortakçı’yı kurtaranların arasındaydı.Mülazimdi.Çok yardımı dokunan Aydın’lı sinemacı Hakkı Bey de o günü yaşayanlardandı.
Buharkent baskınına katılanlardan daimi senatör,Mülazım emin Fahrettin ÖZDİLEK Ulusal Kurtuluş Savaşımızın kahramanı Şanlı Türk Ordusu düşmanın harabeye çevirdiği ilimiz topraklarına 3 Eylül 1922 günü girdi. 3 Eylül’de Burhaniye,4 Eylül’de Kuyucak, 5 *Eylül’de Nazilli, 6 Eylül 1922'de Söke, 7 Eylül 1922'de Aydın şehrini kurtardı.19.08.1922 yılında Yunan Burhaniye bozgunundan sonra Buldan’daki Yunan Alay Komutanı bütün erkekleri Çarşı Camii’ne üç gün hapsetti. 3 Eylü’lü 4 Eylül’e bağlayan gecede Buldan bir ana baba günüydü. On beş yaşından büyük erkekleri Çarşı Camii’ne hapsettiler. ***
Nüfusun Kurtuluş Savaşı sırasında azalması nedeniyle 1924 yılında belediye teşkilatı kaldırılarak köye dönüştürüldü. Burhaniye 1942 yılına kadar Nazilli ilçesine bağlı bir köy iken bu tarihten itibaren Sarayköy ilçesine bağlandı. 1953 yılında Kuyucak’ın ilçe olmasıyla Sarayköy’den ayrılarak Kuyacak’a yani Aydın’a bağlandı. 1 Mart 1954 de ikinci kez belediye teşkilatına kavuştu.1955 yılında bucak olduğu zaman ismi Çubukdağ olarak değiştirildi. 1987 yılında ilçe olmasıyla birlikte ismi BUHARKENT oldu.
İSTİKLAL SAVAŞIN DA BURHANİYE EFELERİ 7-Terliksiz Mehmet Efe |